top of page

İklim Masası: Türkiye’de Emisyon Ticaret Sistemi ölü doğabilir

Henüz hazırlık aşamasında olan Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi, ölü doğma riski taşıyor. Yeni yapılan bir çalışmaya göre, Türkiye’nin iklim hedeflerinin yetersizliği, karbon fiyatlarının çok düşük seyretmesine sebep olabilir ve 2027 yılında, 17 milyonluk tahsisat fazlası oluşabilir.



ree

İklim değişikliğiyle ilgili güvenilir bilgileri yaygınlaştırmayı hedefleyen İklim Masası‘yla olan işbirliğimiz çerçevesinde, Doç. Dr.Ahmet Aşıcı‘nın kaleme aldığı ve Türkiye’nin Emisyon Ticaret Sistemi’ni değerlendirdiği makalesini  yayımlıyoruz. 

*

Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP 28/ 28. Taraflar Konferansı) ülkeler, iklim değişikliğine sebep olan sera gazlarını azaltmak için mücadele verdi. Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) de, sera gazlarının azaltımında faydalanılabilecek en önemli araçlardan biri. 2023 yılı itibariyle küresel emisyonların %18’i, 36 farklı ETS altında kontrol edilmeye çalışılıyor.

Türkiye ise Emisyon Ticaret Sistemi kurmanın ilk adımı olan sera gazı izleme sistemini (IRD) 2017 yılında hayata geçirdi. Belli büyüklükteki imalat sanayii ve elektrik santrallerini, 2025 yılı başından itibaren ETS kapsamına almayı planlıyor.


Ancak yazarı olduğum yeni bir çalışmaya göre Türkiye ETS’i, 2030 yılı için belirlenen emisyon azaltım hedefinin yetersizliği nedeniyle, ölü doğma riski taşıyor. Üstelik ETS kapsamının yalnızca emisyon büyüklüğüne bağlı olarak belirlenmesi, kirletici sektörlerde faaliyet gösteren tesislerin, ETS dışı kalması sonucunu doğurabilir.

Kapsam yalnızca emisyon büyüklüğüne göre belirlenmemeli

Uygulamanın ayrıntıları, henüz resmi olarak açıklanmış değil. Ancak yetkililerin beyanlarına göre, yılda 100 bin ton ve üzeri karbondioksit (CO2) emisyonu yapan elektrik, demir-çelik, alüminyum, çimento, cam, seramik, alçı, kireç, kağıt, rafineri ürünleri ve kimyasal ürün üreten tesisler, ilk etapta kapsam altına alınacak.


Ancak tesis seçim kriteri olarak sadece emisyon büyüklüğünü kullanmanın ve 100 bin tondan az emisyon yapan tesisleri hariç tutmanın olumsuz sonuçları var. Çalışmalar gösteriyor ki böyle bir durumda alçı, cam, mineral yün ve demir üreten hiçbir tesis, ETS kapsamında yer almayacak. Bu durum, Türkiye sanayiinin karbonsuzlaşma çalışmalarını olumsuz etkileyecek. Peki, yapılması gereken ne?

Bu konuda, ETS’nin en eski ve en yaygın uygulanan örneklerinden olan Avrupa Birliği (AB) ETS örnek alınabilir. AB ETS’de tesis kriterleri, ürün bazında belirleniyor. Örneğin alçı söz konusu olduğunda, 20 MW üstü yakma ünitesine sahip olan tesisler kapsama alınıyor. Bu sayede, ortalama olarak, yılda 30 bin ton CO2 salım yapan tesisler kapsama alınabilmiş oluyor. Türkiye ise, mevcut tanımla ilerlerse, 100 bin ton altı salım yapan bu gibi tesisleri kapsam dışında tutmuş olacak.


Düşük karbon fiyatı, ETS’yi etkisiz kılar

Herhangi bir ETS uygulamasının etkili olabilmesi için dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli unsur ise, tesisler için belirlenecek sınırın (cap) düzeyi ve zaman içindeki seyri.

ETS uygulamaları, karbon piyasasında oluşan fiyatlar sayesinde sera gazı emisyonlarını düzenlemeyi amaçlıyor. Emisyon bütçesini aşan şirketlerin, emisyon bütçesinin tamamını tüketmemiş şirketlerden kirletim hakkı (tahsisat) satın alması gerekiyor. Böylelikle tesisler, daha az salım yapmaya teşvik ediliyor.


İklim hedefleri güçlendirilmeli, fosil yakıt teşvikleri sonlandırmalı

Hem Türkiye’de aktif olan sivil toplum kuruluşları hem de ülkelerin iklim hedeflerini inceleyen Climate Action Tracker gibi uluslararası kurumlar, Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanı’nda sunduğu patikayı, küresel ısınmayı 1.5°C ile sınırlandırma hedefiyle uyumsuz buluyor.

Yapılan çalışmalara göre, 1.5°C hedefi için Türkiye’nin 2030 yılı emisyonlarını 695 milyon tonla değil, 434 milyon tonla sınırlaması gerekiyor. ETS’deki şirketlerin toplam emisyonlardaki payı hesaplandığında, sistemin emisyon sınırının ise 192 milyon ton olarak belirlenmesi gerektiği ortaya çıkıyor.

Son olarak, ETS’nin sera gazlarının düşürmek için mevcut araçlardan yalnızca biri olduğu ve diğer alanlarda uygulanacak politikalarla etkinliğinin artırılabileceği veya azaltılabileceği de unutulmamalı. Türkiye’nin ETS ile uyumsuz en temel politikası ise fosil yakıtlara verilen teşvikler. Eğer yerli ETS’nin başarılı olması isteniyorsa, fosil yakıt teşviklerinin de derhal kaldırılması gerekiyor.


Kaynak: yesilgazete

 
 
bottom of page